Yaşam

Hırs ve Tutkuyla Geçen Bir Ömür – Enver Paşa’nın 40 Yıllık Hayatında Bir Yolculuğa Çıkıyoruz

Enver Paşa, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminin en etkili ve tartışmalı şahsiyetlerinden biridir. Genç yaşında hızlı yükselişiyle bir anda İmparatorluğun en güçlü isimlerinden biri haline geldi. Birinci Dünya Savaşı sırasında Başkomutan Vekili olarak askeri durumu yönetti. Yenilginin ardından vatan haini ilan edildi. Milli Mücadele’yi Batum’da takip etti. Anadolu’ya gitmek ve milli mücadeleye öncülük etmek istese de bir çatışmaya yol açmamak için bu kararından vazgeçti. 4 Ağustos 1922’de şimdi Tacikistan sınırları içinde olan Belcuvan’da Ruslar tarafından öldürüldü.

Enver Paşa, 40 yıllık kısa ömrüne çok değerli olaylar sığdırdı. Enver Paşa’nın hırs, tutku ve tutku üçgenindeki serüvenini hep birlikte hatırlayalım.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Enver Paşa hakkında: “Enver bir güneş gibi doğdu, ihtişamıyla bir grup battı; Tarihe bırakalım” sözlerini kullanmıştı. Tarihe bırakılan bölge bize hırs ve tutkuyla harmanlanmış bir macera sunuyor.

1899’da Harp Okulu’ndan mezun olan Enver, ‘altın nesil’in ilk temsilcilerindendi. Harbiye’den birer birer mezun olan Enver’ler, Mustafa Kemal’ler, İsmet’ler ve Ali Fuat’lar büyük bir gürültüyle yıkılan imparatorluğu kurtarmak için görevlerine koştular. Kurmay Yüzbaşı Enver Bey oldukça hırslı ve aceleciydi. Bir an önce üst düzey görevler almak için kendini ileri atıyordu. Beklediği fırsatlar çok geçmeden karşısına çıkacaktır…

1908 yılında gerçekleşen İkinci Meşrutiyet, birçok otorite tarafından Jön Türk İhtilal ve Meşrutiyet Günü olarak da kabul edilmektedir. Bu süreç Binbaşı Enver Bey’in hayatının dönüm noktası oldu.

Abdülhamid rejimine karşı Manastır dağlarına çıkan Enver Bey, İttihat ve Terakki’nin bayraktarlığını yapmıştır. İsyanın büyümesi üzerine Sultan II. Abdülhamid Meşrutiyet’i ilan etti ve Meclis’in açılmasına izin verdi. Enver Bey o günden sonra Hürriyet Kahramanı olarak ünlendi. Artık İttihat ve Terakki’nin askeri kanadının en önemli isimlerinden biri haline gelmişti. Ancak onu bekleyen pek çok sıkıntı ve çetin sınavlar vardı.

Özgürlük Kahramanı Enver Bey, 1911 yılında Binbaşı Mustafa Kemal Bey ile birlikte Trablusgarp’a giderek İtalyanlara karşı bir gerilla savaşı yaptı.

İşgalci İtalyanlara karşı Libya çöllerinde yerel halkı ayaklandıran Mustafa Kemal ve Enver Beyler burada büyük başarı elde ettiler. Ancak Mustafa Kemal Bey ile Enver Bey’in talihleri ​​bu noktadan sonra ayrılacaktı. Enver Bey siyasi gücünü artırıp Saray’da nüfuz kazanırken, Mustafa Kemal Bey cepheden cepheye sürüklenmeye devam edecekti. Kısa süre sonra Balkan Savaşı çıktı ve Libya’yı terk ettiler.

Birinci Balkan Savaşı’nda Rumeli’yi tamamen kaybeden Osmanlı Devleti, İkinci Balkan Savaşı’nda İttihatçıların Enver Bey liderliğindeki askeri kanadıyla zafere ulaştı.

Bulgarların eline geçen Edirne ve Kırklareli, Enver Bey’in komutasında yeniden kurtarıldı. Enver Bey artık Edirne’nin fatihiydi. Unvanlarına bir yenisini ekledi. Ancak İmparatorluk artık çöküş sürecindeydi. Enver Bey, kendisini mutlak liderliğe taşıyacak atılımı 1913’te yaptı. Bab-ı Ali binasına baskın düzenleyerek iktidarı tamamen ele geçirmesini sağlayacak bir darbe gerçekleştirdi.

Bunun üzerine rütbesi generalliğe yükseltildi ve Harbiye Nazırı oldu. Naciye Sultan ile evlendi ve hanedanın damadı oldu. Artık zirvedeydi…

Harbiye Nazırı Enver Paşa, Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Savaşı’na Almanya’nın yanında girmesi için çaba sarf etti. Sonuç olarak Osmanlı Devleti felaketle sonuçlanacak savaşa girdi.

Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı sırasında Çanakkale ve Kut’ül Amare başta olmak üzere birçok cephede önemli başarılar elde etti. Ancak bu başarılar savaşı kazanmak için yeterli olmayacaktır. Bu süreçte Enver Paşa özellikle Kafkasya’da aldığı kararlarla bugün bile tartışılan sonuçlara yol açmıştır. Sarıkamış Harekatı ve Ermeni Tehciri, Enver Paşa’nın bizzat onayladığı operasyonlardı. Osmanlı Devleti’nin 1918’de yenilgiyi kabul edip ateşkes masasına oturmasıyla Enver Paşa için kötü günler başlamıştır. Ülkeyi savaşa ve uçuruma sürüklediği için vatan haini ilan edildi ve ülkeyi terk etti.

Enver Paşa gitmişti ama kadroları hâlâ memleketteydi. Eski İttihatçılar da Enverci olarak kodlanmıştır. Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki Milli Mücadele’de Anadolu’da örgütlenme bu kadrolar sayesinde gerçekleşti.

Enver Paşa, Milli Mücadele’yi Batum’daki amcası Halil Bey’in evinde takip etti. Anadolu’ya geçmeye ve bir çabaya girişmeye kendini sığdıramadı. Ancak Mustafa Kemal Paşa, Enver Paşa’nın Anadolu’ya geçmesi halinde derhal tutuklanmasını emretti. Enver Paşa ise çatışma çıkarmamak için amcasının ısrarı üzerine Anadolu’ya gitmekten vazgeçti. ‘Ankara düşer ve Mustafa Kemal Paşa yenilirse Anadolu’ya hareket ederek yeni bir gayret başlatırız’ şeklinde bir fikir gündeme geldi. Ancak Mustafa Kemal Paşa ateş çemberinden galip çıktı. Ulusal Mücadele başarılı oldu.

Mustafa Kemal Paşa’nın zaferi Enver’i tamamen çemberin dışına itti. Bolşeviklere karşı bağımsızlık mücadelesi veren Türkleri desteklemek için Orta Asya’ya gitmeye karar verdi.

4 Ağustos 1922’de karargahına yapılan baskın sonucu öldürüldü. Cenazesi Cegan Tepesi’ne getirilerek buraya defnedildi. Cenazesi 1996 yılında Türkiye’ye getirildi. Şişli’deki Hürriyet Anıtı’na defnedildi.

Yakın Türk tarihinin en tartışmalı isimlerinden biri olan Enver Paşa; Savaşçı, hırslı, tutkulu kişiliği ile tanınır. Bununla birlikte, her zaman en sert önlemleri aldığı için acımasız ve fevri yönleriyle de eleştirilir. Mustafa Kemal Paşa ile arasındaki en büyük farkın ‘sakinlik ve strateji üretimi’ olduğu yönünde sık sık yorumlar yapılıyor.

Sonuç olarak Enver Paşa, 40 yıllık kısa ömründe 100 yılı aşkın süredir tartışılan ve günümüzü etkileyen birçok sürecin ve olayın mimarı olmayı başarmıştır.

haber-damal.xyz

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort